Her Açıdan
  İngilizcede Bağlaçlar
 

1 ) SEBEP – SONUÇ İLİŞKİSİ

* As (olarak / -dikçe / dolayı / gibi)

Örnek:We are using these papers as handkerchief. (Bu kağıtları mendil olarak kullanıyoruz.)

He found nothing as time passed. (Zaman ilerledikçe hiçbirşey bulamadı.)

As the condition is too complicated, there is nothing to do. (Durum karışık olduğu için, yapacak hiçbir şey yok.)

As you know, I need money. (Bildiğin gibi (üzere), paraya ihtiyacım var.)

* Because (çünkü / için)

Örnek: You feel terrible because you didn’t take your pills. (Kötü hissediyorsun çünkü ilaçlarını almadın).

Because it is dark, we can’t find him. (Karanlık olduğu için, onu bulamayız.)

 

* Since (için / dolayı / -den beri)

Örnek:We were not surprised since we knew the party. (Partiyi bildiğimiz için / bildiğimizden dolayı, şaşırmadık.)

He has been unhappy since his girlfriend left him. (Kız arkadaşı terk ettiğinden beri mutsuz.)

  

* As a result of (nedeniyle / sayesinde / bundan dolayı)

Örnek: As a result of wars in the world, nations hate each other more. (Dünyadaki savaşlar nedeniyle uluslar, birbirlerinden daha fazla nefret ediyorlar.)

* For (için / çünkü / dolayı)

Örnek:Thematchwascancelled for it was rained. (Yağmur yağdığı için maç iptal edildi / Maç iptal edildi çünkü yağmur yağdı.)

* Because of / Due to ( dolayı / sebebiyle)

Örnek: Because of / Due to the development of technology, we don’t need to turn off TV manually anymore. (Teknolojinin gelişmesi nedeniyle, artık TV’yi elimizle kapatmamıza gerek yok.)

* So (Böylece / bu nedenle / bu yüzden)

Örnek:Bring me milk and sugar, so I can make a cake. (Bana süt ve şeker getir, böylece kek yapabileyim.)

Her parents died in a car accident, so she was sent to Tranzon to live with her grandmother. (Ailesi bir araba kazasında öldü, bu nedenle büyükannesiyle yaşaması için Trabzon’a gönderildi.)

* Consequently / Hence / Thus (Bu nedenle / bundan dolayı)

Örnek:Internet has some disturbing contents. Consequently / Hence / Thus, parents should be careful when their children use internet. (İnternette bazı zararlı içerikler mevcut. Bundan dolayı, çocukları internetteyken aileler dikkatli olmalılardır.)

She bought a new car. Consequently / Hence / Thus, she started to work in hospital again to pay her expenses. (Yeni bir araba satın aldı. Bundan dolayı, masraflarını ödemek için tekrar hastanede çalışmaya başladı.)

* Therefore (Bu yüzden / bundan dolayı)

Örnek:We planned to take a Europe trip. Therefore, I can’t work next week. (Bir Avrupa gezisine çıkmayı planladık. Bu nedenle, önümüzdeki hafta çalışamam.)

2) KOŞUL – DURUM İLİŞKİSİ

* If (eğer / şayet)

Örnek: If you pas your exam, I’ll buy you a bicycle. (Eğer sınavını geçersen, sana bisiklet alacağım.)

* Only if (şartıyla / koşuluyla)

Örnek: Every participant will get a copy of tender, providing that they pay participation fee. (Katılım ücretini ödemek koşuluyla her katılımcı, ihale teklifinin bir kopyasını alacaktır.)

* Unless ( - medikçe)

 Örnek: Unless I need, I don’t carry much money. (İhtiyacım olmadıkça, fazla para taşımam.)

* In the event of / in the event that (durumunda)

Örnek: In the event that I can’t finish my works this week, I will have to work at weekend. (İşlerimi bu hafta bitirememem durumunda, haftasonu çalışmak zorunda kalacağım.)

 3) BEKLENMEDİK KOŞULLAR VE ÇELİŞEN DURUMLAR

 * In spite of / Though / Even though / Despite / Although (- e rağmen)

Örnek: Although the product had a defect, the firm refused to replace with a new one. (Ürün hatalı çıkmasına rağmen firma, yenisiyle değiştirmeyi reddetti.)

   

* Even if (-se bile)

Örnek: Even if I had money, I wouldn’t buy a new car. (Param olsaydı bile, yeni bir araba almayacaktım.)

* While / Whereas (-iken)

 Örnek: While / Whereas people are so greedy, it is hard to stop wars in the world. (İnsanlar bu kadar hırslıyken, dünyadaki savaşları sonlandırmak çok zor.)

* When (-de, -da)

Örnek: I will marry when I find my love. (Aşkımı bulduğumda evleneceğim.)

* But / Yet (fakat / ama)

  

Örnek: Scientists declared in the conference that global warming should be minimized. But / Yet, authorities didn’t do anything. (Bilimadamları konferansta, küresel ısınmanın en aza indirgenmesi gerektiğini bildirdiler. Fakat yetkililer hiçbir şey yapmadılar.)

* However / Nevertheless / Still (bununla birlikte)

Örnek: Pamukkale travertines are unique in the world with their white appearance. However / Nevertheless / Still, less tourists come to see these unique travertines. (Pamukkale travertenleri, beyaz görünümleriyle dünyada eşsizdir. Bununla birlikte, bu eşsiz travertenleri görmek için çok az turist gelmektedir.)

* On the other hand (diğer yandan)

 Örnek: Governments collect taxes from their citizens every year. On the other hand, they spend this collected money on services for their citizens. (Hükümetler her yıl, vatandaşlarından vergi toplarlar. Diğer yandan, toplanan bu paraları, vatandaşa verilecek hizmetlere harcarlar.)

* On the contrary / As opposed to / In contrast / Contrary to (tam tersine / aksine)

 Örnek: I thought that I would have a comfortable life if I got married with a working woman. On the contrary, I’m being too tired due to helping house works. (Çalışan bir kadınla evlendiğimde daha rahat bir yaşamım olacağını düşünmüştüm. Aksine, ev işlerine yardım ettiğim için daha fazla yoruluyorum.)

4) BENZERLİK VE PARALELLİK DURUMLARI

* In addition / Moreover / Besides / Furthermore / Also (ayrıca / üstelik / ilaveten)

  

Örnek: The school management will meet all school expenses of students. Moreover, the management will give 500 YTL to students every year. (Okul yönetimi, öğrencilerin tüm masraflarını karşılayacak. Ayrıca yönetim, öğrencilere her yıl 500 YTL verecek.)

 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol